HSS
Sıkça sorulan sorulardan önce genel bir açıklama yapmak bahanesiyle hiç sorulmayan sorulara cevap vermemiz faydalı olacak; zira değerlendirme notlarına gelen itirazların büyük bir kısmı “o çevirmenin İngilizcesi çok iyidir, kötü çeviri yapmış olamaz” kanaatine dayanıyor. Oysa çeviri kalitesinin en önemli parametresi Türkçe bilgisidir. Ana dilini çok iyi bilmeyen birinin yabancı bir dili çok iyi biliyor olması teknik olarak imkansıza yakındır fakat diyelim ki çok iyi biliyor; bu onun iyi çeviri yapacağını göstermez.
Örnek üzerinden gösterelim: “I live in Ankara” cümlesinin motamot karşılığı “Ben Ankara’da yaşarım”, gereksiz özneden kurtulduktan sonraki karşılığı “Ankara’da yaşarım”, dil özelliklerini ve alışkanlıklarını dikkate alan düz karşılığı “Ankara’da yaşıyorum”, doğru çevirisi ise “Ankara’da oturuyorum” olur. Görüldüğü üzere motamot karşılıklardan kaçınmak yetmiyor, üzerine iki kademe yerelleştirme yapmak gerekiyor bu cümlenin doğru çevirisine ulaşmak için: Öncelikle fiil kipini değiştirmeniz gerekiyor, zira İngilizcede geniş zaman ile kurulan bu cümle Türkçede şimdiki zaman ile kuruluyor. Üstüne, kullanılan fiilin deyim anlamı olmamasına rağmen Türkçede o fiil o anlamda sık kullanılmadığından aynı anlam için çok daha sık kullanılan alternatife gitmeniz gerekiyor: Kelime karşılıklarına bakarsanız “live”den hiçbir şekilde “oturmak” çıkmaz fakat “I live in Ankara”nın Türkçesi “Ankara’da oturuyorum”dur. Yani bazen doğru çeviri, kelimenin sözlükteki karşılığını tamamen ihmal edip yerine bambaşka bir kelime yazarak yapılır.
Cevaba gelelim: Çeviri, kaynak dildeki cümleyi anlayıp hedef dilde o anlamı ifade edecek cümleyi kurmaktır.
Örneğin karşılıklı konuşmada “I won’t pay for the pizza. / Yes, you will.” atışması “Pizzanın parasını (ben) ödemeyeceğim. / Evet, yapacaksın” diye çevrilmez; öncelikle ikinci cümledeki cevabın ilk cümledeki soruya denk gelmesi için “yapacaksın” yerine “ödeyeceksin” konur; sonra Türkçe karşılıklı konuşmanın soru-cevap usulüne göre o “Evet”, “Hayır”a dönüştürülür, zira İngilizcede evet/hayır cevapları cümleyi kurana göre şekillenirken Türkçede cevap verilen cümleye göre şekillenir. Bunlardan birini kullanmak da şart değil tabii, “Yoo” deyip buna uygun bir ifade ile devam edebiliriz, evet/hayır işlevini cümlenin kendisine yükleyebiliriz... Bu atışmanın iyi bir çevirisi şöyle olabilir örneğin: “Pizzanın parasını ben ödemem! / Ödersin, ödersin!” Başka da birçok iyi çeviri seçeneği var tabii; uyarlamaya müsait bir cümle bu, konuşanın kişiliğine göre tonu değiştirilebilir.
Neticede çeviri, eldeki materyalin bütününe yeterince aşinalık kazanıldıktan sonra, o bütünün içinde çevrilen ifadenin yeri ve anlamı gözetilerek ve bütünlüğe zarar vermeyecek şekilde yapılır.
Bundan şu sonuç çıkar: Değiştirmeyebilir de. Şeffaflığı iki şekilde sağlayabilirsiniz:
a) Üslup kullanmazsınız, bütün diyalogları üslupsuz ama düzgün bir Türkçe ile çevirirsiniz;
b) Karakterleri ve onların hikaye içindeki rollerini iyice anlayıp her bir karakteri rolüne ve kişiliğine uygun düşecek bir üslupla konuşturursunuz. Hangisini tercih ettiğiniz önemli değil, tercihinizi uygulamaya iyi yansıtırsanız iyi bir çeviri çıkarabilirsiniz. Yalnız şunu aklınızda bulundurmanızda fayda var: Çeviriye yeni başlamış biri için “b” seçeneği hayli risklidir. Ancak bir karakterin konuşmasının bozukluğuna dikkat çekiliyorsa zorunlu olarak onu bir şekilde yansıtırsınız, bunu da abartmadan yapmanızda fayda var.
3.2. Çeviri kalitesini direkt olarak etkileyen bir diğer unsur, çeviriye hazırlıktır. Çeşitli boyutları vardır fakat öne çıkan üç boyutunu burada kısaca sunmakta fayda var.
3.2.1. İyi çeviri yapmak için çevrilecek materyalin bütününü değilse bile çevrilecek bölümle direkt ilgili kısımlarını mutlaka bir defa okumuş/izlemiş olmak gerekir. Uyarlama bir eseri çeviriyorsanız ve kaynağına ulaşmanız mümkünse o kaynağı muhakkak okumalısınız. Böylece önceliklerinizi ve o animede iş görecek çeviri stratejisini belirleyebilirsiniz: Teknik yönü olan bir hikaye varsa sadakate yönelmeniz gerekir, akıcı diyaloğa dayanan bir hikaye varsa kabul edilebilir uyarlamaya. Kaynağına ulaşılamayan veya orijinal bir animeyi güncel çeviriyorsanız her bir bölümü çevirmeden önce mutlaka izlemelisiniz. Tamamlanmış bir animeyi çeviriyorsanız tamamını izlemelisiniz. Usta bir çevirmen ilk iki bölümden sonrasını sıfırdan izlerken de çevirebilir; riskli olabilecek çevirilerine işaret koyar, bölümün devamında sorunlu olduğunu anlarsa dönüp değiştirir. Fakat bu beceriyi ve sezgiyi kazanmak yıllar alır ve bunu kazanmış çevirmenlerin de hepsi vakitleri varsa o riski almayıp bölümü önden izlemeyi tercih eder.
3.2.2. Çevrilecek animenin türüne ve anlatım tarzına göre önden araştırma yapmak birçok durumda faydalı olur. Örneğin tarih temalı bir anime çevirecekseniz hikayenin gerçek tarihsel arka planını Vikipedi gibi yüzeysel kaynaklardan okumanız, yeri geldiğinde bir referansı çözmek için saatler harcamaktan sizi kurtarır. Boke-tsukkomi tarzı komedi animesi çevirecekseniz aynı tarzdaki birkaç animeye göz atıp birkaç Karagöz-Hacivat oyunu, birkaç bölüm Seinfeld izleyerek kendinizi bu türün diyalog dinamiklerine hazırlayabilirsiniz...
3.2.3. Bolca terim veya özel anlamlı kelime içermesi beklenen bir anime çevirecekseniz bu terimlere baştan karşılık bulmak ve bunların listesini önünüzde hazır bulundurmak sizi ileri bölümlerde zaman kaybından kurtarır: Anime bir çatışma ortamında veya askerler arasında geçiyorsa askeri terminoloji, bir bilim/sanat/spor dalını konu alıyorsa o uzmanlık alanının terminolojisi, belli bir yöreye odaklanıyorsa o yöreye özgü sık kullanılan tabirler, kendi terimlerini yaratmış bir hikayeyse o uydurma terimler, belli bir alt kültürü konu alıyorsa o alt kültürün jargonu... Bunları baştan araştırıp önünüze sıkça çıkacak özel kelimelere karşılıklar hazırlamalısınız. Baştan hazırlamayı bir sebepten atladıysanız da karşınıza enteresan bir terim çıktığında bunu o çeviri dosyasının haricinde bir yere de not almak işinizi görür. Gerçek terminoloji için terim sözlüklerinden ve internet forumlarından faydalanabilirsiniz. Uydurma terminoloji için ise yaratıcılığınızı sergilerken dengeyi tutturmanız önemli: İzleyici o kelimenin özel bir anlamı olduğunu fark etmeli fakat o kelimeyi orada görmenin şaşkınlığıyla dikkatini hikayeden ayırmak durumunda kalmamalı.
3.3. Çeviride karşılaşılacak diğer önemli zorluk unsurlarını sayarak bitirelim:
3.3.1. Üçüncü dile çeviri: Fansub çevirilerinin de lisanslı platformlara yapılan anime altyazı çevirilerinin de çoğu İngilizce üzerinden yapılıyor, malum. N6-kun’ların Japoncadan çevirmesine kıyasla buna da şükür tabii; fakat bu durum ek bir zorluk çıkarıyor: İngilizce altyazının Japonca dublaja bire bir uygun olması mümkün değil; yanlışı olmasa bile yorumları olacaktır, uzun cümlelerin kurgusunda farklılıklar olacaktır, eksikleri ve fazlaları olacaktır. Yorumlar ve kabul edilebilir eksikler/fazlalar için esneklik payı bırakabilirsiniz; örneğin İngilizcede anlamlı duran bir kelime esprisinin Japoncadan bire bir çevrilmediğini, konu için önemli olmayan kelimelerin önemli olan kelimeye veya bağlama uyacak şekilde tamamen İngilizce altyazıya mahsus olmak üzere uydurulduğunu tahmin edebilirsiniz ve benzerini Türkçede yapabilirsiniz. Yanlışlar için ise akışa ve karakterlere uygunluğu sürekli kontrol etmeniz gerekir ve buna rağmen yanlışları fark etmemeniz mümkündür. Arada garipsediğiniz yerler olursa Japonca bilen birine sorabilirsiniz. Akışı bozmadığından fark etmediğiniz muhtemel yanlışları ise seyircinin de fark etmemesini ummaktan başka yapabileceğiniz bir şey yok.
3.3.2. Zihinsel kondisyon: Çeviri, zihni çok yoran bir iştir. Çeviriye salim kafa ile girişmeli ve her gün çeviri yapıyorsanız günde 4 saati aşmamalısınız. Bir noktada zihniniz fazla yorulduysa hiç zorlamayıp bırakmalı, iyi bir uyku çektikten ya da başka bir şekilde zihninizi rahatlattıktan sonra devam etmelisiniz.
3.3.3. Kullanılan dil: Kendi gündelik konuşmanızda doğal olarak kullanmadığınız kelimeleri çeviride kullanmaktan mümkün mertebe kaçınmanız gerekir. Her zaman kaçınmak mümkün olmaz tabii, zira birçok eserde bizim gündelik hayatta kullandığımızdan daha fazla kelime kullanılıyor. Bu durumda da en azından daha önce birkaç defa okumuş olup anlamını ve kullanımını iyi bildiğiniz kelimeleri tercih etmelisiniz. Sözlükte tam aradığınız anlamı verdiği belirtilen harika bir kelime mi buldunuz? Seneye kullanırsınız, şimdi değil. Alternatif olarak eğer imkanınız varsa sizden daha iyi Türkçe bilen birilerine o kelimenin kullanımı hakkında danışabilirsiniz. En az 5 farklı cümlede doğal kullanımını görmediğiniz kelimeyi kullanmamanızda fayda var, zira yanlış kullanma ihtimaliniz çok yüksek.
3.3.4. Anlatıcı: Bazen hikayenin arka planını anlatan kişi, bazen bir haber metni, bazen bir TV sunucusu diyalog akışının dışında bilgi verme işlevi üstlenir. Karakterlerdeki üslup tercihiniz ne olursa olsun bu anlatıcı rolünü anlaşılır bir dille, ciddiyetini bozmadan çevirmeniz gerekir. Komedilerde esprili anlatıcılar da görülür tabii ama onu zaten bir şekilde anlarsınız, genel anlatıcı profiline aykırı düşüyorsa ona göre varyasyon yaparsınız.
3.3.5. Alıntı: Özellikle meşhur edebi eserlerden alıntılar yapıldığında yaygın çevirmen davranışı, bilmediği Osmanlıca kelimeler veya hiç kimsenin kullanmadığı yeni Türkçe uydurma kelimeler kullanmak oluyor. Oysa meşhur edebi eserlerin genellikle meşhur çevirileri de vardır. Bunları internette arayıp bulmak bazen vakit alır fakat alıntı içeren çevirilerde şeffaflığı sağlamanın da en iyi yoludur.